Enfeksiyon, tarih boyunca insan sağlığı ve hastalığı arasında temel sorunlardan biri olmuştur. Yapılan araştırmalar ve deneyimler enfeksiyona yatkınlığın besinsel durumla doğrudan ilişkisi olduğunu ortaya koymuştur. Hatalı beslenme, enfeksiyon riskini ve bağışıklık sistemini (immun sistemi) olumsuz etkiler. Bu da direncin zayıflamasına ve hastalıklara yatkın olmaya neden olur. Geçmiş yüzyıl içerisinde beslenme biliminin yaşadığı ilerleme esansiyel besinlerin, (esansiyel gıda mutlaka alınması gereken ve vücudun üretemediği gıdalar için kullanılan terimdir) diyet alımın, çevresel etkenlerin ve nutrigenomik etkilerin immun sistemin enfeksiyon saldırganlara yanıtında ve onları ortadan kaldırma becerisinde oynadığı rollerine ilişkin çok sayıda kanıt sağlamıştır. Beslenme üzerine yapılan müdahaleler hastalıkların sonuçları üzerine çok önemli etkiler yaratmaktadır.
Günümüzde besinlerin rolü ve bunların immün sistem ve kronik hastalıklarla aralarındaki karşılıklı ilişkilere dair bilgi birikimi, beslenme alanında eğitim almış hekimlere bilimsel destek sağlamaktadır. Bu bilimsel bilgi becerilerinin ve beslenme önerilerinin sistemlerimiz üzerindeki etkileri yeri geldiğinde tedavi etkinlikleri, diyet ve yaşam şeklimiz açısından oldukça önemlidir. Besin yetersizlikleri ve eksiklikleri ile enfeksiyon hastalıklara yatkınlığın artması artık bilinen bir gerçektir. Enfeksiyon aynı zamanda bazı besinlere duyulan ihtiyacı artırır, daha fazla eksik beslenme enfeksiyon ve immün sistem zayıflamasına neden olur, hatalı beslenme ve enfeksiyon arasında bir kısır döngü oluşmaktadır.
Hatalı Beslenme ve Enfeksiyon
Hatalı beslenme tüm yaş gruplarında bağışıklık sisteminin yetersizliğinin birincil nedeni olarak görülmektedir özellikle de yenidoğan ölümleri açısından bakıldığında zayıf beslenme çocuklarda yetersiz vücut ağırlığı zayıflık ve kemik kırılganlığına kadar giden pek çok hastalığa yatkınlık yaratmaktadır. Optimum beslenme vücudumuzun savunma ve onarım mekanizmalarının ve bağışıklık sisteminin bütünlüğünü koruyarak direncin artırılmasına olanak sağlamaktadır. Optimal besinsel durum sağlığın idaresinde ve enfeksiyon önlenmesinde çok önemli rol oynar. Sağlıklı hücrelerin işlevleri yeterli beslenme, hareket ve uyku rutini sayesinde idame ettirilir.
Genellikle hatalı beslenme temiz besin, gıda ve su ihtiyacının karşılanmaması durumunda gerçekleşir. Besin alımında bir sorun olduğunda hatalı beslenme hastalığı nedeni olan olumsuz metabolik olaylar dizisinin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Beslenme eğitimi almış uzmanlar bireyleri hatalı beslenmenin nerede olabileceği noktasında değerlendirir ve etkili ve kapsamlı bir şekilde esansiyel besinlerin erken dönemde verilmesi için bir müdahale hazırlar. Omega-3 takviyesi için linkte tıklayın.
“Yeterince Günah Biriktiğinde Hastalık Birdenbire Ortaya Çıkar”
Geçmiş yüzyıllarda endüstriyel devrinin başlamasına kadar hastalık öncelikle fiziksel yaralanma ve daha yüksek mikrobik hastalıklara yol açan yetersiz hijyen uygulamaları kaynaklı ani gelişen hastalıklardan oluşmaktaydı. Tarihte binlerce yıl boyunca insan bedeni savunma mekanizmaların dayanıklılığı sayesinde ayakta kalmıştır, bu savunma sistemleri hassas bağışıklık sistemi, geçirgen olmayan cilt yüzeyi, bağırsak bariyeri ve daha yakın bir dönemde tanınan ve tüm vücut açıklıklarını koruyan sağlıklı bakteriyel topluluk (mikrobiata ya da mikrobiom) olan probiyotiklerimizce sağlanmıştır.
Günümüzden 3000 yıl önce Hipokrat (M.Ö.460-370) “Hastalıklar karşımıza birdenbire çıkmazlar. Doğaya karşı günlük olarak işlediğimiz küçük günahların sonucudurlar. Yeterince günah biriktiğinde hastalık birdenbire ortaya çıkar.” diyerek çevrenin sağlık üzerine etkisini açıkça belirtmiştir. Günümüzde çevre kirliliği, antibiyotiklerle vücudumuzdaki yararlı bakterilerin yok edilmesi, yediğimiz yiyecekleri etkileyerek yaptığımız GDO’lu tarım ürünleri bizlerin günahlarımız olarak görülmektedir.
Aşağıda sık enfeksiyon geçirme ve savunma sistemimizi zayıflatan nedenler kısaca belirtilmiştir.
- Artan toksin yükü
- Antimikrobial direnç
- Bağırsaklarımızın sağlıklı florasının bozulması (Ağızdan anüse kadar disbiyoz)
- Stres faktörleri
- Malnütrisyon, iltihap ve yangılı enfeksiyonel süreçler
Enflamasyon Nedir? Hangi Gıdalar Enflamasyonu Azaltır?
Enflamasyon dediğimiz iltihap süreci bedenin normal bir yanıtıdır ve vücudu bakteriler veya virüsler gibi mikropların veya yaralanmalardan oluşan hasarın daha fazla yayılmasını önleyerek lokal zedelenmeyle hasarı hafifletir. Enflamasyon normalde kısa sürelidir çünkü vücut bu sürede süreci çözüme kavuşturur. Bazen bu süreç uzayıp kronik hastalığa neden olup astım eklem romatizması veya bağırsak hastalıklarına neden olabilir. Bu tarz kronik iltihapla giden hastalıklarda iltihabı arttıran gıdaların alımının azaltılması ve kurtulmak iltihabı yavaşlatan gıdalarınızı artırılması artırarak teşvik edilmesi önerilir. Burada kilit önüne sahip olan şey ucuz yağ asidi düzenidir ve iltihabî önleyici yağ asit popülasyonu artıracak özellikle omega desteğinin alınması çok önerilen bir beslenme türüdür.
Omega 3 desteği balıklarla veya bitkisel olarak yağlardan alınabileceği gibi gıda takvimi ile de alınabilmektedir. Pek çok renkli meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan güçlü iltihap önleyici etkenler vardır bu nedenle beslenmede bu tarz sebze ve meyvelerin tüketilmesi oldukça önemlidir. İltihaplı hastalıklara önerilen gıdalar, bitkiler ve diyet katkı maddeleri şunlardır;
- Tam olarak doğal olan gıdalar, farklı renge sahip ilaçsız sebze ve meyveler, sağlıklı katı ve sıvı yağlar, yeterli protein, bitkisel bileşenler açısından zengin gıdalar ve yeterli sıvı alımı ile birlikte, işlenmiş ve yüksek şeker içeren gıda ve içecekleri minimize edilmesi ya da mümkünse uzak durulması, bildiğiniz antijenik gıdalardan kaçınmanız öncelikli kuraldır.
- Zerdeçal/kurkumin (https://hekimilac.com/argivit-immun-c-sivi/)
- Resveratrol
- Boswellia
- Artemisinin
- Sarımsak
- Kuersetin
- Proteolitik enzimler; bromelain, papain, tripsin vb.
- C vitamini içeren meyveler
- D3 vitamini
- A vitamini
- B12 vitamini(https://hekimilac.com/argivit-b12-active-plus-sprey)
Fitobesinler özellikle pek çok meyve sebze, tahıl, yemiş, çay, baharat ve bakliyatta bulunan güçlü pigment açısından zengin polifenollerin iltihap süreci önleyici özellikleri bulunmaktadır. Enfeksiyonun oluşma riskini etkileyen diğer iki önemli unsur uyku ve strestir.
Uzun ve Mutlu Yaşamın Anahtarı Nedir?
Sonuç olarak enfeksiyon her tür kronik hastalığa yatkınlığı artırır. Enfeksiyondan korunmada beslenme birincil önceliktir. Renkli ve doğal meyve, sebze ve protein kaynaklarını seçmek önemlidir. Besinsel eksikliği önlemek için yeterli besinlerin alındığından emin olmak önemlidir. Mineral ve vitamin desteği bağışıklık için oldukça faydalıdır. Sağlıklı probiyotikler için fermente sağlık ürünler veya probiyotik içeren gıda takviyelerinden kullanmak sağlık açısından faydalı olabilmektedir. Doğumdan ölüme kadar her neyi sağlıklı yapıyorsak yaşamımız o kadar uzun ve mutlu geçecektir. Hijyen, temiz su kaynakları, uyku, fiziksel egzersiz ve yoga tarzı meditasyonlar oldukça faydalı yaşamsal önemli unsurlardır.
Her geçen gün sayısız makale ve bilimsel araştırma bize fonksiyonel ve sağlıklı bir hayat yaşamak için hayati öneme sahip olduğunu göstermektedir. “Genlerimizin; ne yediğimiz, nasıl uyuduğumuz, ne kadar hareket ettiğimiz, zararlı maddelerden ne kadar uzak durduğumuz ve kurduğumuz sağlıklı ürünlerle şekillendiği görülüyor.”
Yazar: Dr. Murat Doğan