Türkiye’de ve dünyada hızla artan obezite oranları dikkat çekici boyutlara ulaştı. Ortalama her iki kadından biri ve her üç erkekten biri obez durumda. Aşırı kilolu bireyleri de eklediğimizde, bu oran %60’ı aşıyor ve Türkiye’yi Avrupa’nın en şişman ülkesi yapıyor.
Bu durum her ne kadar sağlıklı bir yaşam örneği olmasa da ne yazık ki obezite, artık bir norm haline dönüşmüştür. Obezite trendi artıkça insanlarda sağlıklı yaşam daha nadir görünür hale gelmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki fast food tüketimi, işlenmiş gıdalar, hareketsiz yaşam tarzı, hormonal dengesizlikler ve genetik eğilimler obezite riskini arttırıyor. Obez bireylerin kilo vermemesinin nedenleri arasında enerji dengesinin sağlanamaması, yağ hücrelerinin sayısındaki değişimler, metabolik hız ve sürdürülebilir diyetlerin zorluğu gibi faktörler yer alıyor. Kilo verme sürecinde sürekli kalori hesabı yapmanın yanıltıcı olabileceği ve hızlı diyetlerin uzun vadede kalıcı çözümler sunmadığı belirtiliyor. Obezite trendi artıkça insanlarda sağlıklı yaşam daha nadir görülür hale gelmektedir. İnsanlar sık görülen durumları ‘’normal olarak kabul etme eğilimindedir ve elde etmeye çalıştığımız sağlıklı yaşamı unutabilirler.
Sağlıklı Yaşam Biyobelirteçleri
Biyolojik belirteç, belirli bir anda bir hücrede veya organizmada neler olup bittiğini yakalayan nesnel bir ölçüdür. Biyobelirteçler, hastalık riskini teşhis etme, izleme veya tahmin etme yeteneğimizi geliştirmek için çevresel kimyasallar ve insan hastalıkları arasındaki ilişkileri anlamamıza yardımcı olur. Peki sağlıklı yaşam biyobelirteçleri nelerdir? Bu yazıda sağlıklı yaşam olgusunu değerlendirmek için kullanacağımız ve daha da geliştirilmesini hedeflediğimiz bir belirteç önerisi sunulacaktır.
Uzun ve sağlıklı bir ömür sürdüren bilim insanları ve doktorlar tarafından araştırılmış ve belirlenmiş olan biyobelirteçler, sağlıklı bir yaşam için oldukça önemlidir. Günümüzde uzun yaşam ile ilgilenen bilim insanları 115 yıllık bir yaşam süresinin gerçekçi bir hedef olduğunu ifade etmektedir.
Bu doğrultuda yapılan çalışmalar, uzun ömür ve sağlıklı yaşam ile ilgili önemli veriler ortaya koymuştur. Özellikle uzun ömürlü insanların yaşam biçimlerinin belirli ortak özellikleri paylaştığı belirlenmiştir. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Dan Buettner tarafından yapılan The Blue Zones (Mavi Bölgeler) adlı çalışmada en sağlıklı şekilde yüz yaşını aşmış insanları ve genel olarak sağlık düzeyi yüksek toplulukları barındıran toplumlar ele alınmaktadır.
En sağlıklı toplumlarda gözlenen ve ölçülebilir biyobelirteçleri olan ortak unsurlar arasında;
1-İşlenmemiş ve tam haldeki gıdalar ve sebze açısından zengin diyetler: Birçok taze meyve ve sebzeyi ve sınırlı işlenmiş gıda alımını sağlamanın yanı sıra, diyetinize sağlıklı yağlar eklemek HDL kolesterol (HDL-C) seviyelerini artırmaya yardımcı olduğu görülmüştür. Örneğin, avokado, fındık ve yağlı balıklar (somon ve uskumru gibi) gibi yiyeceklerin HDL-C seviyelerini artırdığı bilinmektedir. Balık yağı ve omega-3 takviyesi için linke tıklayın.
2-Sağlıklı vücut ağırlığını idame ettirecek kadar kalori ve besin alımı: Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak ve vücut yağını azaltmak, düşük trigliserit seviyelerini korumak ve genel metabolik sağlığı artırmak için önemlidir. Bu, sağlıklı bir diyet ve düzenli fiziksel aktivitenin bir kombinasyonu ile sağlanabilir.
3-İnsülin üretiminin düzenlenmesi: Açlık insülin seviyeleri, kan şekeri seviyemizin ne kadar tutarlı bir şekilde yükseldiğini gösterdikleri için uzun ömürlülüğün güvenilir belirleyicileridir. Kanser hastalarında daha yüksek insülin seviyeleri daha yüksek ölüm oranlarıyla ilişkilidir.
4-Orta düzeyde günlük fiziksel aktivite
Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisi, insanların temel ihtiyaçlarının bir hiyerarşik yapıda düzenlendiğini ve bu ihtiyaçların belirli bir sırayla karşılanması gerektiğini öne süren bir teoridir. Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisi, beş farklı düzeyden oluşur ve ihtiyaçlar belirli bir sıraya göre öncelik kazanır. Bütüncül ve fonksiyonel tıp hekimleri, tıpkı Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisi gibi, sağlıklı ve uzun yaşam koşulları üzerine yaptıkları çalışmaların ortak sonuçlarında aşağıda yer alan etkenlerin kilit öneme sahip olduğunu vurgulamışlardır. Bu sekiz madde doğaları gereği sağlıklı yaşamı etkileyen insan deneyimleridir.
- Gıda (protein, yağlar, karbonhidratlar, lif)
- Vitaminler, mineraller ve ilave ya da duruma göre gerekli duyulan besinler
- Işık, su ve hava
- Hareketlilik durumu
- Sirkadyan ritim dengesi
- “Zihin-beden gereksinimleri” (Aşk, aidiyet, özgüven, estetik, ilksel duygular ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları)
- Anlam ve amaç
- Topluluk ve bağlılık
Biyokimyasal Bireysellik / Yaşam Boyu Sağlık Standartları
1- Az miktarlarda ve düzenli alkol tüketimi: Uzun süreli aşırı alkol kullanımı, kalp yaralanması, kanser riski, zihinsel sağlık sorunları ve sindirim sorunları gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. (günlük olarak kadınlarda ≤ 1 porsiyon, erkeklerde günde 1-2 porsiyon)
2- Güçlü toplumsal ve sosyal bağlar (1-10 skalası ile en çok 10)
3- Meditasyon ve dini inanç doğrultusunda yapılan ibadetler: Meditasyon, zihinsel ve fiziksel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Düzenli değişiklikler, stresin azalması, kaygı ve değişimlerin azalması, uykunun iyileştirilmesi ve bağlantılarının güçlendirilmesi. Ayrıca kalp sağlığını iyileştirebilir, kan basıncını düzenler ve genel yaşam standardını koruyabilir. (haftalık ayırılan zaman)
4- Hayatta bir amaca sahip olma hissi: Hayatta bir amaca sahip olmak, zihinsel ve fiziksel sağlık üzerinde güçlü bir etkisi olan bir faktördür. Bir amaca bağlı olan, motivasyonu artıran, stresten kurtulmayı sağlayan ve genel yaşam doyumunu yükseltir. Ayrıca zihinsel sağlığınızı korumaya yardımcı olur. Amaca sahip olmak, daha sağlıklı olanları desteklemeyi teşvik edebilir, çünkü insanlar başarmak için sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemektedir. Sonuç olarak, bir amaca sahip olmak, hem yaşam standardını hem de uzun vadeli sağlık standardını artırmada önemli bir unsurdur. (1-10 skalası ile en yüksek 10)
Uzun ömür açısından ileri düzeydeki bu toplumların diyetleri kültür geleneklere göre değişmektedir fakat hepsinde ortak olarak bol miktarda tam sebze ve meyveler ve yararlı gıda maddelerinden elde edilen yağlar yer almaktadır. Bu diyetlerin bir ortak özelliği de fitobesinler açısından zengin olmasıdır.“Fitobesin”, kulağa inanılmaz derecede bilimsel gelen ve bilimde gerçekten iyi olmayan herkesin anlayışının ötesinde olan kelimelerden biridir. Fitobesinler, bitkiler tarafından üretilen çok çeşitli bileşiklerin geniş bir adıdır. Meyvelerde, sebzelerde, fasulyelerde, tahıllarda ve diğer bitkilerde bulunurlar. Her bir fitobesin, çeşitli farklı bitki kaynaklarından gelir ve vücut üzerinde önerilen farklı etkileri ve faydaları bulunmaktadır.
Bu bilgilere dayanarak sağlıklı yaşam biyobelirteçlerini hayatımıza katmak ve obezitenin artışının ardındaki sebepleri daha iyi anlamak ve önleyici adımlar atmak gerekmektedir. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının teşvik edilmesi ve obeziteyle mücadelede daha kapsamlı stratejilerin benimsenmesi gerekmektedir.
Derleyen: Duygu Ercan